Late Night with the Devil: Şaşkına çeviriyor

Beni açıkçası şaşkınlıktan öteye sürükledi desem çok da abartmış olmam zira bu yılın adından sıkça söz ettirecek bir film duruyor karşımızda: Late Night with the Devil.

19 Nisan’da Shudder’da yayınlanan Late Night with the Devil, 43. İstanbul Film Festivali’nde Türkiye prömiyeri yaparak 17 Mayıs’ta ülkemizde vizyona girecek. Haliyle festivalde seanslar full çektiğinden filmi malum yerlerden izlemek durumunda kaldık. Arkadaşlarımın da keza, bu film özelinde öyle yorumlar paylaştılar ki, filmi çok merak etmeye başlamıştım. Çatladım desem yeridir.

Korku hayranlarını şaşkına çevirecek Late Night with the Devil, Avustralyalı yönetmenler Cameron Cairnes ve Colin Cairnes imzası taşıyor. Başrollerini David Dastmalchian, Laura Gordon, Ian Bliss, Fayssal Bazzi, Ingrid Torelli, Rhys Auteri ve Georgina Haig’in paylaştığı filmde talk show sunucusu Jack Delroy (Dastmalchian) merkezinde ele alıyor. Gece geç saatlerde Night Owls with Jack Delroy ismiyle sunuculuk yapan ve reytinglerde Johnny Carson‘la sürekli yarışan bir sunucu olan Delroy, bir sıçrama yapmak konusunda çaresiz kalır ve programın iyi bir reyting yapması için programına giderek daha fazla tartışmalı konuğu davet etmesiyle şekillenir. Özellikle filmde sizi çeken 70’ler teması çok nefis işlenmiş. Burada filmin görüntü yönetmenliğini üstlenen Matthew Temple’ı tebrik etmek lazım.

Halloween zamanı gelmiştir ve Delroy, programın kitlesi için sıraya girmiş bazı ürkütücü konukları ağırlar. Hipnoz altında tuhaf şeyler yapabilen bir medyum, bir yazar ve garip görünüşlü bir kızın olduğu bu özel programın neredeyse her karesinde kendine çeken o korku hissiyle, bu yıl içinde izlenecek en eğlenceli sinema deneyimlerinden biri olacağı aşikâr.

Filmin merkezinde, programda her şey yeterince normal başlayıp, sevimsiz şakalar, seyircilerin iyi vakit geçirdiği kaba çekimler yer alarak sizi ısınma turuna çıkarıyor. Yavaş yavaş programın o doruk noktasına ulaştığımızda, özel konuklar art arda gelir; bir dizi doğaüstü olayı gerçekleştiğinde programdaki neşeli anların yerini gerginliğe bırakarak bizleri de ekran karşısında şaşkına çevirir. Bu yönde özellikle ilmek ilmek işlendiği için izlerken heyecanlandırması bir yana, “şimdi neler olacak” tarzı sorularla filme olan merakınızı daha çok arttırıyor.

Reklam aralarındaki kamera arkası siyah-beyaz görüntüleri izlettiren film, bu yönde bile başarılı olacak ki reklam arasında gösterilen çalışanlar ve yapım ekibinin giderek daha kaotik ve tuhaf hale gelen bir gösterinin yapımcılığını cesurca sürdürdüğü bir iş var ve izlerken siz de o stüdyonun içindeymişsiniz gibi anında yakalayabiliyor. Bu sebeple filmin bana geçirebildiği o seyirliğini çok beğendim.

Özetle, Late Night with The Devil filminden çok keyif aldım. Sonu herkesi memnun etmeyebilir fakat filmi düşünmeye yetecek kadar çok şey verdiğini göz önüne alırsak o memnuniyet bir şekilde gideriliyor. Senaryosu da Colin Cairnes ve Cameron Cairnes‘a ait olan filmi hayranlık uyandıran bir hassasiyete yöneterek ortaya kabus gibi görüntüleri meydana getiriyor.

70’lerin kurumsal televizyonunun lekeli kusurlarını yeniden yaratıp kusursuz bir iş çıkardıklarını bariz belli ettiği Late Night with the Devil, türün en başarılı ve stil sahibi filmlerinden biri olarak rahatlıkla ortamlardaki yerini almaya başladı bile. Iskalanmasın.

Letterboxd: 4/5

Yorum bırakın