The Fall Guy: Dublörlerin önemi

David Leitch imzalı The Fall Guy / Dublör, bugün vizyondaki yerini aldı. Mart ayında ilk gösterimi SXSW’de yapılan dünya prömiyerinden sonra fazlasıyla olumlu tepkiler alan filmin başrollerini Barbenheimer’dan Ryan Gosling ve Emily Blunt paylaşırken, Aaron Taylor-Johnson, Hannah Waddingham ve Winston Duke filmin diğer yıldızları. Universal Pictures yapımı The Fall Guy, 2024’ün en eğlenceli aksiyon komedi filmlerinin arasında adını yazdırmayı başararak dublörlerin önemini en iyi şekilde beyazperdeye aktarılıyor.

Film, KISS klasiklerinden I Was Made For Lovin’ You parçası ile açılışını yaparak kısa bir süre ardından Ryan Gosling tarafından canlandırılan ünlü aksiyon yıldızı Tom Ryder (Aaron Taylor-Johnson)’a dublörlük yapan Colt Seavers ile tanışıyoruz. İlk kez yönetmenlik yapan hırslı ve güzel Jody Moreno (Emily Blunt) ile de tanıştıktan sonra filmin akışı kendiliğinden geliyor. Filmin konusu; Jody‘nin yönettiği filmin başrolü Ryder‘ın kaybolmasıyla ara verdiği dublörlüğe geri dönen ve bir yandan kayıp yıldızı aramaya koyulan Seavers‘ın hikâye üzerinden şekilleniyor.

Colt, kibir ve güvensizliğin ölümcül birleşimine sahip uluslararası bir star olan Tom Ryder’ın altı yıldır dublörlüğünü yapar. Aktörler için büyük yaralanma ve olası ölüm riskine girmek üzere para alan biriyle mümkün olabilecek türden kutsal bir bağı paylaşmak anlamına geliyor. Colt‘un bir sahne için yaptığı dublörlük esnasında işlerin ters gitmesiyle hem kariyeri hem de mecazi anlamda bir çöküş yaşar. Aradan 18 ay geçmesiyle Colt‘a gelen bir telefon aracılığı ile Jody‘nin çekeceği uzun metrajlı ilk filmi için, filmin yapımcısı olan Gail (Hannah Waddingham)’ın kendisine ihtiyacı vardır. Bu sebeple dublörlük kariyerine devam ettirmeye karar veren Colt, sete gittiğinde kendisini çok farklı şeyler beklemektedir. Nereden baksak muhteşem bir hikâye anlatımı mevcut. Asıl buradan sonra film daha da sizi içine alıyor. Gail, Colt‘tan gizemli bir şekilde ortadan kaybolan Tom‘un izini sürmesini istiyor. Colt kendi soruşturmasını sürdürürken aynı zamanda kişisel meselesini de çözmeye, Jody ile bozulan ilişkisini onarmaya çalışırken burada hikâye ikiye ayrılmış.

Yönetmen David LeitchJohn Wick (yardımcı yönetmen) ve Atomic Blonde‘u yönetmeden önce on yıl boyunca Brad Pitt‘in dublörlüğünü üstlenmiş. Pitt ile ünlü Fight Club setinde tanışan Leitch, kariyerinin ilk dönemini Pitt‘in ters takla atmasına, kötü adamları tekmelemesine, sofistike bir kumarhane soygununu gerçekleştirmesine ve kendisi de gizli bir suikastçı olan karısıyla yüzleşmesine yardım ederek geçirmiş. Burada bizim anladığımız ve filmin bize aktarmak istediği yönetmenin dublörlüğe olan uzmanlığı aracılığı ile The Fall Guy, kendisi için çok önemli bir çalışma. Filmin aksiyonu ile romantik arasında tatlı bir katman katarak seyirciye güzel bir iki saat yaşatıyor.

KISS‘ten fragmanda duyduğumuz Bon Jovi, filmin kamyonda geçen sahnesinde çalan Taylor Swift‘in All Too Well (Ryan‘ın buradaki sahnesi yine kendisinin oynadığı Drive filminden sonra en iyi performansı), Phil Collins (Blunt‘ın karaokede söylediği Against All Odds parçası) ve AC/DC’nin Thunderstruck gibi parçaların yer aldığı bir film var karşımızda. Bu sebeple film, müziklerden de ekstra bir destek alıyor.

Film, birçok filmden aldığı replikler ile birlikte John Wick‘ten Tom Cruise’a Johnny Depp & Amber Heard hatta Dune‘a kadar birçok sahne içerdiği göndermelerle oldukça iyi bir seyirlik çıkarıyor.

Akademi Ödülleri’nde “dublör sanatçısını” bir kategori haline getirmek bir çalışma başlatılabileceğini düşündüğüm (olur mu öyle şey!) The Fall Guy, keyifli bir iki saat geçirmek için mutlaka görülmeli.

Letterboxd: 4/5

Davet için UIP Türkiye’ye çok teşekkür ederim.

Yorum bırakın